28 Ağustos 2010 Cumartesi

En İçimden En Dışa...

İşte size bir yazı daha.Aslında açıklama mahiyetli.içimden dışıma,ve en dıştakilere...Yine parçalı bulutlu,sisli puslu bi gecenin dibindeyim.Hem gün gece ,hem ben.Zira saat 04:01'i gösteriyor.Uykum mu ? Nerdeee ,alakam yok uykuyla.Daha derinlerdeyim ben şu an.Magmaya doğru,cehennemin dibine doğru.Aslında 2005 lerden sizlerle paylaşmak istediğim satırlarım var.Sonra 2006 lardan 7 lerden 8 lerden...Yazılarım evde kimsenin aklına gelemeyecek (zannımca) kuytu bi yerde zulalı.Ziraa tarihim yatıyor benim orada.Yazılarımı ordan bi çıkartabilsem ,bakıp düzenleyip ,seçip seçip paylaşacağım sizlerle.Ama dokunabilmem namümkün ! Sanki durulmuş bir suyu (!Amman ne duru ne duruuuu ) yeniden bulandıracakmışım gibi çok büyük bir tedirginlik var içimde.Gömülü birinin kefenini yırtıp canlandıracakmışım gibi.Bahsettiğim sandığınız gibi bir şahıs değil.Aslında şahıslar ve şahsım...Ama bahsettiğim kefenli biri tarihimden hortlayacak bir insan evladı değil.Ta kendisi.Tarihim...Yüzlerce olmasa da biraz uğraşınca üçbeş yazı çıkardı belki içlerinden.Az biraz yamayla adam edip edip koyardım buraya.Ama öyle çok korkuyorum ki onlara dokunduğumda tenime perçinlenmelerinden,kenetlenmelerinden.Eskilerin,tarihin,tarihimin arasında gezintiye çıkmak zoruma gidiyor.Yıkık bir kente ,unuttuklarımı almak için geri dönmek gibi geliyor bana.Kalan eşyalarımı toplamak...Mezarlıklar geçidi gibi film şeritlerim gelsin yine gözümün önüne istemiyorum.Bloğum zenginleşsin istiyorum ama,çok istiyorum hem de.Burası benim kısmen sığınağım.Hiç bilmediklerime ,hayatımda gözlerine hiç bakmadıklarıma açıyorum herşeyimi.Siz de hiç görmediğiniz birinin derdine şahitlik etmiş oluyorsunuz,zorakice belki.Her bloğuma girdiğimde hadi artık düzenle şu eskilerini,yayınlaaa ! Belki çok güzel şeyler de vardır içlerinde.Bir bak en azından,azıcık olsun kurcala(yabil).Ve cesaretli ol artık diyip hırs,öfke ,güç karışımı hasletlerle yol alıyorum,çok gizli (!) zulama.Yakınına varmadan ,hatta yolunu yarılamadan ve hatta çoğu zaman hiç yola dahi çıkmadan geri dönüyorum.Ne zamana nasip olur o yazılara el sürebilme cesaretim bilmiyorum ama bir süre daha maalesef :( bu kadarcıcık paylaşımla kalacak bloğum.Sadece yeni yazdıklarımdan beğendiklerimi yayınlıyorum.Arşivim ve tarihim,ki ikisi de aynı şeyim,öööylece duruyor henüz.Gözden ırak ama gönlümün ta kendisi olarak...

Düşünün birde ,sırf geçmişle ilgili olduğundan sebep el süremediğim notlarımdan dert yanıyorum.Ya sırtımda bu geçmişle nereye ? Nereye kadar ?! Galiba kendimi kandırıyorum..........

((Dipnot:Yazıları resimsiz paylaşmaktan pek haz etmiyorum.Hep bir tarafları eksikmiş gibi geliyor resimsiz yazılar gözüme.Ancak çok aramama ve düşünmeme rağmen şu yazıya,şu halet-i ruhiyeye uygun bi resim düşleyemedim.Galiba şu an gerçekten birşeylerim eksik...))


KATRE...

15 Ağustos 2010 Pazar

AŞK KIRIKLIĞI / Yürek Burukluğu


Hiç bitmeyeceğini sandığım şeylere

Henüz başlayamamış olduğumu görmek,

Beni çıldırtıyor.

Ben ne sandım,

Arkamdan neler çıktı.

Yazamıyorum bile artık.

Yazacak birşeyim dahi kalmadı.

Ne bir daha senin olurum

Ne de başkasını severim.

Çıkma artık karşıma,

Aşkından ölsemde istemeyeceğim artık seni,

Hiç!

Izdıraptan ölmekten iyidir ya.

Ben sensiz yaşamak istemiyorum

Çıldırıyorum.....

Acaba bu geceninde sabahı olur mu ?

Sahi bu sabah da güneş doğar mı ?

Hiçbirşey olmamış gibi.

Umursamaz mı dersin dünya

İçimde batan güneşi ?

Seni ne büyütüp duruyorum

Bilmiyorum ama

Artık ezip geçebileceğim bir şey de değilsin içimde

Ha adı aşk olmuş,

Ha hayal kırıklığıymış.

Fark etmez.

Çekerim aşkının kırıklığını da.

Sen dur hele bir köşesinde kalbimin

Gün olurda aşkım aşarsa beni

Koparırsa zincirlerini

Yine de

Senden başka yoktur gideceği yeri.


KATRE

SAMİMİYETSİZLİK / Ne Acı . . .


Kimin samimiyetine inanacağımız şaştık kaldık artık diymi can dostlarım.Herkesin mütemadiyen ve en acizce şikayet ettiği şeydir "Dünya nereye gidiyor???"Herkes ,herşey neden bu kadar yalan olmuş.......İki yüzlü olanlara artık can feda herkesin binlerce yüzü var......Herkeste vardır bir kuyruk acısı elbette.Ya aldatılmış ya terkedilmiş ya arkadaşının ihanetine uğramış.......Milyonlarcasını sayarak uzatabiliriz daha bu listeyi.Acılarımız hep sonsuzdur zaten.Binlerce karaktere sığdıramadığımız...Ama artık neredeyse tek bir kişinin dahi samimiyetine hiçbir şekilde inanamayacak haldeyim.Dünya üzerindeki hiçbirşeye tutunamıyorum artık sanırım.Her insanın bir yaşama sebebi vardır farkında olmasada.Ya sonsuz aşkı ya annesi ya vefakar dostları ya sığındığı ebedi ve mukaddes ulu Allah'ı.Sanırım içinde en tükenmeyen Allah aşkı.Ama kul aklı ermiyor işte buna zaman zaman.Bence herkesin samimi olarak yakındığı şey samimiyetsizlik ve dünyanın nereye gittiği olsaydı biri elbet buna dur derdi.Hiç mi ölmedi bu kötüler ,kalbimizi kıranlar ,vefasızlık edenler.Yerine durma geliyor zaten yeniler.Hem üzülen hem üzen nasıl olunuyor anlamıyorum.Yaşadığımızın aynını başka birine nasıl yaşatabiliyoruz hele onuda hiç anlamıyorum.Ben bu dünyanın kısır döngüsünde bu sonsuz girdapta kaybolup gidiyorum sanırım.Dünyanın oynuna yetişebilenlerden değilim galiba.Artık her cümlemde sanırım galiba muhtemelen kanımca kelimelerini kullanıyorum.Öyle bulanık ki artık etrafımdaki herşey.Hiçbirşeye kesin kanaatim kalmadı nerdeyse.Kendimden emin tek cümlem dahi kalmadı;şu dünyanın dehlizlerine haykıracak doğrularım yok.Ne acı...Lütfen artık samimiyetinizi takının elinizi vicdanınıza götürün ve artık birşeyler yapın.


KATRE  

PARAMPARÇA TUTUN(AMA)MAK


Parçalanmıştı boğazım çığlıklarımdan,

Duyuramadıklarımdan.

En susmalarımla anlatmak istedim herşeyi.

Herkesin duymak istedikleri farklıydı,

Ama söyleyebileceğim tek bir şey vardı.

Tutunamamış biriydim hiçbirşeye,

Hiçbiryerde yoktu yerim.

Neye uğraşmışsam,

Kurumuştu kökü elimde.

Ne sevmeyi becerebilmiştim,

Ne de sevilmeyi.

Ve hatta belkide yaşamayı bile.

Ölmeyecek kadar yaşıyordum işte artık,

Hıçkırıklara boğulurken.

Ve yalnızdım artık bu yolda,

Tutunamamışlıkla.

Ne vakit söylemek istesem bir kaç kelime,

Hıçkırıklarımı durdurup engel olamıyordum çığlıklarıma.

Kara bir ağaç yarmıştı içimi.

Beni aşıp büyümüştü karanlıklara.

Büyüdükçe o,

Onu büyüttükçe içimde,

Kararmıştım.

Zorla aldı beni karanlıklarına.

Mümkün değildi artık,

Diğerler gibi olmak.

Daha vurdum duymaz yaşamak.

Nerden baksan farkedilirdi artık,

İçe boğulmak.

Ne vakit karışsam kalabalıklara;

Yalnızlığımı farkediyorum.

Ve ne vakit üşüsem,

Aklıma geliyorsun.

Anlatamadım derdimi kimselere

Çünkü henüz bende anlayamamıştım ne olup bittiğini.

Neden diğerlerinden farklı düşünüp,

Yalnız kaldığımı.

Ne vakit yola çıksam;

Terkedilişler gelir aklıma.

Yol alamam,

Gidemem.

Öyle anlamaz bir dünya var ki etrafımda

Kendimi anlamaktan dahi aciz kaldım.

Ne kaldı çocukluklar ,

Ne kaldı masumluklar

Kalan hep en kara oyunlar.

Tuzaklar,

Taşlar,

Tüfekler...

Mecbur kaldık tüfek,taş,silah kullanmaya.

Ayakta kalabilmek,

Onlarla mücadele edebilmek için.

Oysa silahla ayakta kalmak;

Demek değilmiş yaşamak.

Bütün bunları fark ettiğimdeyse

Çoktan vurulmuştum.

Bir canım daha gitti,

İki hakkım kaldı sandım başta.

Oyundu bu ama;

Aştı hayal gerçeği

Aştı beni yaşamak

Aştı beni hayat

AStı beni ölüm(doğum)


KATRE

13 Ağustos 2010 Cuma

24 Temmuz 2010 Bartın'dan Bolu'ya dönüş.C.tesi 17.50

Mevsimlik aşkmış...Aşkın mevsimi mi olur be.Zorla insanın tepesinin tasını attırırlar.Yaz kış cayır cayır yakan...Haziranda ayrılıkları bağrını dağlayan...Ayrılık Haziran'ı mevsiminde taa en içine buz tutturan.Bu gün aylardan Kasım sende kaldı bir yarım dedirten ve yağan karı seyrederken yarı buz içinde,içindeki alev kor halinde hiddetlenerek devam eder yanmaya...yakmaya.O ne yaman ne zamansızdır.Bir şehirler arası yolculukta mola yerinde (siz hayatınıza mola vermek isterken oysa...) herkes yemeğe gömülmüşken (saat 17:53) kahvaltısız geçen bütün günün akşamında da istemez bir lokma hayat kırıntısı canınız.Sonra yönünüzü çevirip mezarlığa bilmediğiniz insanlara karşı başlarsınız yazmaya.Sonunu kestiremediğiniz,başıysa zaten çoktaaaaan hatrınızdan çok uzaklara varmış.Nasıl,ne ara geldim ben bu hale der gibi.
  Denizde açılmak gibidir aşk.Arkana bakmadığın sürece kıyıdan ne kadar uzaklaştığının ,ayaklarının yerden kesildiği andan itibaren yere mesafenin ne kadar arttığını bilemezsin.Ancak bir ayrılık sabahı anlarsın bunu.Mezara karşı...Gerçekten o yok kısmını kabullendikten ve onun dahi gidebileceğini anladıktan sonra.Tüm bunları kabullendikten sonra anlarsın ki hayattan çok uzak ,yerden binlerce fit yüksekte,
ve kıyıya kaç milyar yıl uzaktasındır.Allah bilir...Kimi zaman eski yaşantına dönmen,yerini yurdunu,kıyını,köyünü bulman günler ,haftalar ,aylar hatta bazen yıllarını dahi hiç acımadan alır.Ve hatta henüz ömrüm koşullarında tanık olamadığım da olsa hayatanıza dahi mal olabilir bu dönüş yolu.Ve hatta belki de kıyıyı tekrar görmeden olur gidişiniz.Yerden milyon fit uzaklıktan düşerken hayatınızın kalanına,bir boşluk hissi eşliğinde;savrulur gidersiniz yıllar yılı.En azından çabadır ,uğraşdır.Varamasanda kıyıya aşk denizinin kıyısından kaçıştır.Bir duruştur hayata karşı.Varoluşunuz olur belki.Yeniden varoluşunuz.Oysa kıyıdan kıyıdan takip edip ayaklarını soksaydın sadece suya,vücudunu esirgeyerek!Elbet üşümende incinmende hastalanıp yataklara düşmende olmazdı,açılmasan denizlere...Yüzme bilmeden atlamasan balıklama aşka,gelmezdi bunların hiçbiri aşksız başa.
  Ama söyler misiniz koca bir okyanus masmavi dururken önünüzde siz sadece paçalarınızı mı sıvayacaksınız?Üstelik hava kavurucu yalnızlık sıcağında,ve tam aşk vakti...Güneş en tepede.Aşk susamışlığınla çırılçıplak atlarsın elbet aşka.Sonra kurtulabilene AŞK olsun.Kolaysa AŞK gelsin başınıza.....

Gökten 3 elma düşsün sonra.3ünüde siz yeyin ayva tadında ama AŞK'la...


KATRE

Durum Özeti . . .

Geçmişimin yaralarını atlattım zamanla biraz biraz
Sonra dedim böyle durup durmak olmaz 
Yine koyulmak gerek yola
Yükümü aldım sırtıma
Zorlanarak da olsa kalktım ayağa
Sonra birisi daha çıktı karşıma
Yol arkadaşlığına...
Güyaaaa.........
Ve yol arkadaşım oldu.
Yürüdükçe ,sırtımdaki yükümden birazını aldı kendi sırtına
Birazını birazını birazını daha derken kuş gibi hafifledim
Sonra pat diye 
En beklemediğim ve yüksüzlüğe alıştığım vakitte...  
Kendi yüküyle beraber tekrar attı sırtıma yükümü
Vefakar geçmişimi...
Ben hafifliğe alışmıştım oysa
Sonra tepe taklak oldum küt diye mislincesi sırtıma binen geçmişle
Artık yalnızca eski yüküm de yoktu...
Galiba şu anki durumumun özeti bu


Bir 2 olmaya alışmak zor.
Zorla alıştığınız yalnızlığınıza sırf çevirip...
Birde yeniden 1 olmaya...


KATRE

Mutluluk Tavana / Fukara Tesellisi

Herşey mükemmel 
Her geçen gün ,herşey bir önceki günü aratmayacak mükemmelikte
   Mutluluktan tavan yaptığımız gün de öleceğiz heralde :D
Herşey sana bağlı yani aslında eninde sonunda.
Sen nerde tavan yapmak istersen..........
Dibe vurmak melankoliden kendini kaybetmek mi istiyorsun ? Kuşkun olmasın ,bu en kolayı.
Bunu mutlaka başarırsın.Çünkü bunun için yapman gereken tek şey hiçbirşey yapmamaktır.Çünkü zaten şu dünyada herşey sana savaş açmıştır ve seni üzmek için akıl almaz bir uğraştadır.
Hiçbirşey yapmaktan vazgeçip savaşa girmeyi yeğlersen o zaman tavan mutluluktan olur :)) 


KATRE

Guduuuuuuu =)

   Gece 2 de yatıp sabah 9 da kalkmama yani ideal bir insanın ideal 7 saatlik uykusunu uyumama rağmen köye çıkınca sobayı yaktık ya,o odunların cızırtısında ne uyudum ama :)) Bir yandan da ağaçların arasından koşup gelip her bir yaprakla öpüştükten sonra yüzümü okşayan saçlarımı havalandıran rüzgar söyledi ya ninnimi.Daha ne isteyeyim ki.Annecim ben uyurken patatesleri kuzineye atmış sağolsun.Şimdi közlenmiş patateslerimi yiyeceğim,adını dahi bilmediğim bu dağlarda.

   Ey hayat nadirde olsa ne güzel şeysin sen öyle yaaa.Guduuuuu........



KATRE

Ceviz

Bu gün kuru ekmek yedim
İçinde de ceviz.
Lezizdi...
En son ne zaman kuru ekmek yediğimi düşündüm de
Bu ilkti galiba
Daha tadacağım ne de çok zevk varmış şu dünyada
Oysa ben,tam da herşeyi bitirip tükettiğimi sanırken...

KATRE

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Rahmetle Andığımız CAN'ın Hatırına,Gidenlerin Hatrına,Gelecek Olanların Hatrına,Geleceğin Hatrına.AFFET...


  Acının küslüğü olmazmış.Acıya ve acıyla küsülmezmiş...Anladım.Ciğerinin can paresi bile olsa ölen ayakta durulmak rolü biçermiş sana acımasız yönetmen.Bütün ayrılıkları ,kızgınlıkları,nefretleri ,küslükleri hiç olmamış kılan tek şeymiş "ÖLÜM".    Hiç ayrılmadık biz seninle Kara kedim.Değil bir sene bir gün bile...Niye böyle hissediyorum bilmiyorum.Sonuçta defalarca söyledin aşkını içimde ellerinle çığlık çığlığa boğarak öldürdün diye.Sonra cenazemi sokaklara attın ,kalbinin en ücra köşesinden çekip atarak.
   Niye bilmiyorum ama bana ihtiyacın olduğunu hissediyorum.Belki artık başka biriylesindir bile...Tabii ki acını paylaşmama engel değil bu.Ama şu an ayrılığımızdan bir önceki önce bol terli sonra da soğuk duşlu gündeyim...Hala üzerimde soğuk duş etkisi.Biliyorum,bunların ve aşk acımın sırası asla şu zaman değil.Bunu gerçekten biliyorum emin olabilirsin.
   Ama aslında yanılıyoruz.Tam da şu zaman.Çünkü biz bu güne kadar herşeyimizi kardeş payı etti isek acından kendime düşen payı almalıyım.Almalıyım ki yeniden kalkabilesin ayağa.                 
   Ama ölsem bile üzülecek olmaman kahrediyor beni.Ölmedim evet ama çok yaklaştım kıyısına,zor tutundum inan.Ölsem daha iyiydi dediğim geceler oldu.Kaç defa hastalandım.Acilde geceledim.Hep senin sıfatın yinelendi aklımın ücralarında,Sevgili... -Madem ben onun hayat kaynağıydım şimdi neden bana karşı bu denli bir fütursuzlukla gamsız?...Bunu öylece düşündüm durdum.Serum damlarımda yüreğinin denizini seyreder derinliğindeki bakışlarla.Öyle birşeydi ki bu,hiçbir yolu,hiçbir çıkarı dahası hiç bir cevabı yokkk.Terkedileli beri hala aynı sorudayım ben.Ama sen ... Sen öyle değilsin ki.Sen çok güçlü bir kedisin.Sen başı dik,omuzlarına dünyayı koysan gık demeden taşıyacak Karakedimsin.Sana hala ne de çok güveniyormuşum,bunu da Anladım...Oysa öylece cırcıpıl,öylece üryan bırakıp gittin beni.Tenimi de sökseydin keşke,dokularının çakıldığı yerlerinden kanırta kanırta........Hatalıydım evet,cezamı çekmek boynuma da borçtu,amenna.Ama cezam böyle zamansız,böyle densiz,böyle gereksiz,böyle mantık dışı bir ayrılık olmamalıydı.Ve ben seni hala affedebilirmişim.Bunu da Anladım.......Sende beni     AF FET

   Neden beni affetmelisin biliyor musun ?
 -Kardeşin öldüğünde gözyaşlarımın,gözlerimden dökülen acının ve birden bire gözlerime asılan kara bulutların  sebebini soranlara kardeşiM gitti...dediğim için
 -Senin canın sıkkın diye bir de içinin acımasına acıdığı için içim
 -Sana hiç yalan söylemediğim için
 -Seni hep zerre çıkar gözetmeden üzmemek için uğraştığım için
 Daha sebep mi bekliyorsun Kedi ?
 -O gün bu gündür Hayat Arkadaşımı benden aldığın için...Affetmelisin beni.
Çünkü hiç üzmek istemedim ben seni.



KATRE