14 Eylül 2010 Salı

........Konuşmaya Susamak........

Hayat sizi öyle bir noktaya sürüklüyor ki bazen ,üstüne konuşamıyorsunuz bile.Durumunuzun ,halinizin üstüne tek yorum getiremiyorsunuz.Bir anda bütün değer yargılarınız ,pufffffff.Kör değilsiniz elbet görüyorsunuz ama gördükleriniz sizi susmaya zorluyor.En zoru da göre göre susmakmış...Ki bu iş hiç benim harcım değil.Lakin yaptırımları kuvvetli ,yemiyor konuşmak.Susa susa.........konuşmaya susamak...İki ucu sivri değnek.Hangi ucundan yersiniz ? Ne de olsa hayat bize karşı çok ' çoktan seçmeli '.Gel de stressel sebepli hasta olma.Gel hadi ,şu ortamın içine.Ve hasta olma...Nedir bu güçlü görünme hevesi ? Çürük yerlerini saklama telaşı.Hayır sen çürümekten değil de çürüklerinin görülmesinden gocunuyorsan...Hastasın o zaman sen.İçin çürümüş senin be adam.Yüreğin kokuşmuş.Ellerin bitlenmiş.Beynini kemirmiş hırsların.Adam akıllı düşünemiyorsun bile.Gerçi beyin olsa gene yetmeyecek.Adam akıllı --> ADAM + akıl . . . Boşa yaşamışsın sen onca yaşı...İcat çıkarma ben.Sus ben.Her doğru her yerde söylenmez ben.Bir şey doğruysa o doğruyu söylenecek hiçbir ortam yanlış kılınamaz.Doğrunu söylemekten çekineceğin bir ortam varsa ,sen doğrundan şüphe et önce.Hayatımdan çıkaracaklarım listesinde ilk sıradasın sen Baba...Dahası o listede ki tek kişisin........Beni affet...Ama önce kendini !

Ooooooooooooooooof !!!

KATRE

LAKİN...

Ben de isterdim gece yatmadan iyi geceler öpücüğü verdiğin insan olmayı
Ben de isterdim sabah uyandığımda kollarında olmayı
Geceleri ateşleri sevişmeler yaşamayı
Sabah işe geç kalmayı...
Ben de isterdim tuttuğum elini bir daha bırakmamayı
Ben elbet isterdim seni
LAKİN...
Sen istemedin beni


KATRE

Dünya Yuvarlaktııııııııır (2008)



Duymadın hiç sesimi
İstesem elbet duyurabilirdim ama
Sabrettim
Sen anla sen gör istedim
Bekledim...
Ben senin görmeni beklerken bizsizliğimizi
Sen uzaklara doğru epey yol aldın
Ve sonra gözden kayboldun
Ama vazgeçemedim beklemekten
Dünya yuvarlaktır dostum
Elbet çıkarsın öbür yönden ;)

KATRE

Gökyüzü (2008)

Bu gece gökyüzü ağlamıştı yine
Gün doğunca sildi gözyaşlarını
Bir ara yine geldi kara bulutlar.
Doldu gözleri...
Ama bu defa ağlayamadı,
Yuttu yaşlarını ,yaslarıyla katık edip
Geceleri seviyordu belli ki oda
Benim gibi galiba...
Ağlamak için geceyi,
Susmak için güneşi bekliyordu...Gökyüzü

KATRE

5 Eylül 2010 Pazar

Yağmur Sonrası Toprak Kokusu...: Kitap Ödüllü Bir Yarışmaya Buyrun

Yağmur Sonrası Toprak Kokusu...: Kitap Ödüllü Bir Yarışmaya Buyrun:

 "Aslında başka sitelerin linklerini reklam amaçlı olarak sitemde yayınlamaktan hoşlanmıyorum. Ama bu sefer konu kitap. İşin ucunda kitapla ilgili birşeyler varsa çok da düşünmeye gerek yok."

Aşağıdaki linke tıklayarak yarışma hakkında bilgi sahibi olabilir, dilerseniz siz de katılabilirsiniz.


http://www.kitapkolik.net/kitapkolik-net-kitap-odullu-yarisma

3 Eylül 2010 Cuma

Terk-i Diyar

Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yerdeyim.Evimde ,şehrimde ,ailemle :)  (şimdilik) Eğitim hayatımın kalanına başka bir şehirde devam edeceğim.Dün yeni şehrime ilk gidişimdi.Daha önce hiç gitmediğim ufak bi şehir seçtim kendime.Elbette sahili olan...O şehir hayalimde yeni sayfam olacaktı.Herşeyi ardımda bırakıp gidecektim şehrime,güyaaa...Bütün geçmişimi ve kötü kaderimi ve hatta gelecek kötü günleri burada bırakıp arkama dahi bakmadan kaçarak gidecektim buralardan,yeni şehrime.Eskiye dair herhangi birşeyi taşımayacaktım şehrime.Beni üzen herşey burada kalacaktı ve ben sadece aile ziyaretlerinde yad edecektim kötü günlerimi.Bir kaç ayda bir belki,bir kaç güncük.Sanıyorum ki bulunduğum şehri terk ,yaşadığım herşeyi terk olmayacak.Eğitim yuvama girdim,bakındım boş boş.Hiçbirşey ifade etmedi bana.Ne heyecan ne sıcaklık ne nefret...Gayet hissiz ve soğukkanlıydım.Duygulara yenik kalmama çabasındaydım belkide :)  Prosedürleri hallettikten sonra çıkış kapısına doğru ilerlerken çok halsiz hissettim kendimi.Merdivene oturdum hemen ,duvara yaslanarak ,sefiller gibi :) O zaman anladım ki aslında eskiye götürecek beni bu şehir.Hep en eskiye.Kendimi öksüz ve ağlak bi çocuk gibi hissedeceğim kimsesiz olduğum bu şehirde.Ve bu yalnızlığıma mazim eşlik edecek katran karası anılarımla.Kim olduğunu tam bilmediğim hamile bir bayan seslendi ,görevliydi galiba ; işlemleri hallederken de görmüştüm çünkü onu.Üşütürsün betona oturma yavrum dedi.Onun o samimi ve zorundalık içeren ikazıyla kalktım oturduğum merdivenden.Sonra azıcık deniz izleyelim dedik.Onca yol geldik,hemen dönmek olmaz.Koyulduk yola.Birden dedim kimsemin olmadığı bu şehirde,nasıl bir maceraya atıldım ben.Tamam hep düşündüğüm birşeydi bu şehri ve yalanmışlıklarımın tümünü bir gün muhakkak terk edecektim.Muhakkak ama muhakkak.Ama o gün bu gün müydü?Hem eğitim hem yeni çevre ikisini birden yürütebilecek miydim acaba?Eğitim hayatımı etkilmeyecek miydi bu içimin yalnızlığı?...derken vardık denize.Uzunca bir iskele.Koyuldum en ucuna doğru yolculuğa.Sonra onunla dedim belki bir gün,şehrime ziyarete geldiğinde,aynı anda buraya basacak ayaklarımız.Sonra kedi gibi sineceğim omzuna.Kapayacağım gözlerimi.Dalgalar ninnimiz olacak.Annemse çok uzakta.Hemen farkına vardım ne yaptığımın ve onu daha ilk günden şehrime getirdiğimin.Kovmaya da kıyamadım,ve denize son bir kez sinirle bakıp hızlıca ayrıldım iskeleden.Sonra da terk-i şehir...

KATRE

28 Ağustos 2010 Cumartesi

En İçimden En Dışa...

İşte size bir yazı daha.Aslında açıklama mahiyetli.içimden dışıma,ve en dıştakilere...Yine parçalı bulutlu,sisli puslu bi gecenin dibindeyim.Hem gün gece ,hem ben.Zira saat 04:01'i gösteriyor.Uykum mu ? Nerdeee ,alakam yok uykuyla.Daha derinlerdeyim ben şu an.Magmaya doğru,cehennemin dibine doğru.Aslında 2005 lerden sizlerle paylaşmak istediğim satırlarım var.Sonra 2006 lardan 7 lerden 8 lerden...Yazılarım evde kimsenin aklına gelemeyecek (zannımca) kuytu bi yerde zulalı.Ziraa tarihim yatıyor benim orada.Yazılarımı ordan bi çıkartabilsem ,bakıp düzenleyip ,seçip seçip paylaşacağım sizlerle.Ama dokunabilmem namümkün ! Sanki durulmuş bir suyu (!Amman ne duru ne duruuuu ) yeniden bulandıracakmışım gibi çok büyük bir tedirginlik var içimde.Gömülü birinin kefenini yırtıp canlandıracakmışım gibi.Bahsettiğim sandığınız gibi bir şahıs değil.Aslında şahıslar ve şahsım...Ama bahsettiğim kefenli biri tarihimden hortlayacak bir insan evladı değil.Ta kendisi.Tarihim...Yüzlerce olmasa da biraz uğraşınca üçbeş yazı çıkardı belki içlerinden.Az biraz yamayla adam edip edip koyardım buraya.Ama öyle çok korkuyorum ki onlara dokunduğumda tenime perçinlenmelerinden,kenetlenmelerinden.Eskilerin,tarihin,tarihimin arasında gezintiye çıkmak zoruma gidiyor.Yıkık bir kente ,unuttuklarımı almak için geri dönmek gibi geliyor bana.Kalan eşyalarımı toplamak...Mezarlıklar geçidi gibi film şeritlerim gelsin yine gözümün önüne istemiyorum.Bloğum zenginleşsin istiyorum ama,çok istiyorum hem de.Burası benim kısmen sığınağım.Hiç bilmediklerime ,hayatımda gözlerine hiç bakmadıklarıma açıyorum herşeyimi.Siz de hiç görmediğiniz birinin derdine şahitlik etmiş oluyorsunuz,zorakice belki.Her bloğuma girdiğimde hadi artık düzenle şu eskilerini,yayınlaaa ! Belki çok güzel şeyler de vardır içlerinde.Bir bak en azından,azıcık olsun kurcala(yabil).Ve cesaretli ol artık diyip hırs,öfke ,güç karışımı hasletlerle yol alıyorum,çok gizli (!) zulama.Yakınına varmadan ,hatta yolunu yarılamadan ve hatta çoğu zaman hiç yola dahi çıkmadan geri dönüyorum.Ne zamana nasip olur o yazılara el sürebilme cesaretim bilmiyorum ama bir süre daha maalesef :( bu kadarcıcık paylaşımla kalacak bloğum.Sadece yeni yazdıklarımdan beğendiklerimi yayınlıyorum.Arşivim ve tarihim,ki ikisi de aynı şeyim,öööylece duruyor henüz.Gözden ırak ama gönlümün ta kendisi olarak...

Düşünün birde ,sırf geçmişle ilgili olduğundan sebep el süremediğim notlarımdan dert yanıyorum.Ya sırtımda bu geçmişle nereye ? Nereye kadar ?! Galiba kendimi kandırıyorum..........

((Dipnot:Yazıları resimsiz paylaşmaktan pek haz etmiyorum.Hep bir tarafları eksikmiş gibi geliyor resimsiz yazılar gözüme.Ancak çok aramama ve düşünmeme rağmen şu yazıya,şu halet-i ruhiyeye uygun bi resim düşleyemedim.Galiba şu an gerçekten birşeylerim eksik...))


KATRE...

15 Ağustos 2010 Pazar

AŞK KIRIKLIĞI / Yürek Burukluğu


Hiç bitmeyeceğini sandığım şeylere

Henüz başlayamamış olduğumu görmek,

Beni çıldırtıyor.

Ben ne sandım,

Arkamdan neler çıktı.

Yazamıyorum bile artık.

Yazacak birşeyim dahi kalmadı.

Ne bir daha senin olurum

Ne de başkasını severim.

Çıkma artık karşıma,

Aşkından ölsemde istemeyeceğim artık seni,

Hiç!

Izdıraptan ölmekten iyidir ya.

Ben sensiz yaşamak istemiyorum

Çıldırıyorum.....

Acaba bu geceninde sabahı olur mu ?

Sahi bu sabah da güneş doğar mı ?

Hiçbirşey olmamış gibi.

Umursamaz mı dersin dünya

İçimde batan güneşi ?

Seni ne büyütüp duruyorum

Bilmiyorum ama

Artık ezip geçebileceğim bir şey de değilsin içimde

Ha adı aşk olmuş,

Ha hayal kırıklığıymış.

Fark etmez.

Çekerim aşkının kırıklığını da.

Sen dur hele bir köşesinde kalbimin

Gün olurda aşkım aşarsa beni

Koparırsa zincirlerini

Yine de

Senden başka yoktur gideceği yeri.


KATRE

SAMİMİYETSİZLİK / Ne Acı . . .


Kimin samimiyetine inanacağımız şaştık kaldık artık diymi can dostlarım.Herkesin mütemadiyen ve en acizce şikayet ettiği şeydir "Dünya nereye gidiyor???"Herkes ,herşey neden bu kadar yalan olmuş.......İki yüzlü olanlara artık can feda herkesin binlerce yüzü var......Herkeste vardır bir kuyruk acısı elbette.Ya aldatılmış ya terkedilmiş ya arkadaşının ihanetine uğramış.......Milyonlarcasını sayarak uzatabiliriz daha bu listeyi.Acılarımız hep sonsuzdur zaten.Binlerce karaktere sığdıramadığımız...Ama artık neredeyse tek bir kişinin dahi samimiyetine hiçbir şekilde inanamayacak haldeyim.Dünya üzerindeki hiçbirşeye tutunamıyorum artık sanırım.Her insanın bir yaşama sebebi vardır farkında olmasada.Ya sonsuz aşkı ya annesi ya vefakar dostları ya sığındığı ebedi ve mukaddes ulu Allah'ı.Sanırım içinde en tükenmeyen Allah aşkı.Ama kul aklı ermiyor işte buna zaman zaman.Bence herkesin samimi olarak yakındığı şey samimiyetsizlik ve dünyanın nereye gittiği olsaydı biri elbet buna dur derdi.Hiç mi ölmedi bu kötüler ,kalbimizi kıranlar ,vefasızlık edenler.Yerine durma geliyor zaten yeniler.Hem üzülen hem üzen nasıl olunuyor anlamıyorum.Yaşadığımızın aynını başka birine nasıl yaşatabiliyoruz hele onuda hiç anlamıyorum.Ben bu dünyanın kısır döngüsünde bu sonsuz girdapta kaybolup gidiyorum sanırım.Dünyanın oynuna yetişebilenlerden değilim galiba.Artık her cümlemde sanırım galiba muhtemelen kanımca kelimelerini kullanıyorum.Öyle bulanık ki artık etrafımdaki herşey.Hiçbirşeye kesin kanaatim kalmadı nerdeyse.Kendimden emin tek cümlem dahi kalmadı;şu dünyanın dehlizlerine haykıracak doğrularım yok.Ne acı...Lütfen artık samimiyetinizi takının elinizi vicdanınıza götürün ve artık birşeyler yapın.


KATRE  

PARAMPARÇA TUTUN(AMA)MAK


Parçalanmıştı boğazım çığlıklarımdan,

Duyuramadıklarımdan.

En susmalarımla anlatmak istedim herşeyi.

Herkesin duymak istedikleri farklıydı,

Ama söyleyebileceğim tek bir şey vardı.

Tutunamamış biriydim hiçbirşeye,

Hiçbiryerde yoktu yerim.

Neye uğraşmışsam,

Kurumuştu kökü elimde.

Ne sevmeyi becerebilmiştim,

Ne de sevilmeyi.

Ve hatta belkide yaşamayı bile.

Ölmeyecek kadar yaşıyordum işte artık,

Hıçkırıklara boğulurken.

Ve yalnızdım artık bu yolda,

Tutunamamışlıkla.

Ne vakit söylemek istesem bir kaç kelime,

Hıçkırıklarımı durdurup engel olamıyordum çığlıklarıma.

Kara bir ağaç yarmıştı içimi.

Beni aşıp büyümüştü karanlıklara.

Büyüdükçe o,

Onu büyüttükçe içimde,

Kararmıştım.

Zorla aldı beni karanlıklarına.

Mümkün değildi artık,

Diğerler gibi olmak.

Daha vurdum duymaz yaşamak.

Nerden baksan farkedilirdi artık,

İçe boğulmak.

Ne vakit karışsam kalabalıklara;

Yalnızlığımı farkediyorum.

Ve ne vakit üşüsem,

Aklıma geliyorsun.

Anlatamadım derdimi kimselere

Çünkü henüz bende anlayamamıştım ne olup bittiğini.

Neden diğerlerinden farklı düşünüp,

Yalnız kaldığımı.

Ne vakit yola çıksam;

Terkedilişler gelir aklıma.

Yol alamam,

Gidemem.

Öyle anlamaz bir dünya var ki etrafımda

Kendimi anlamaktan dahi aciz kaldım.

Ne kaldı çocukluklar ,

Ne kaldı masumluklar

Kalan hep en kara oyunlar.

Tuzaklar,

Taşlar,

Tüfekler...

Mecbur kaldık tüfek,taş,silah kullanmaya.

Ayakta kalabilmek,

Onlarla mücadele edebilmek için.

Oysa silahla ayakta kalmak;

Demek değilmiş yaşamak.

Bütün bunları fark ettiğimdeyse

Çoktan vurulmuştum.

Bir canım daha gitti,

İki hakkım kaldı sandım başta.

Oyundu bu ama;

Aştı hayal gerçeği

Aştı beni yaşamak

Aştı beni hayat

AStı beni ölüm(doğum)


KATRE

13 Ağustos 2010 Cuma

24 Temmuz 2010 Bartın'dan Bolu'ya dönüş.C.tesi 17.50

Mevsimlik aşkmış...Aşkın mevsimi mi olur be.Zorla insanın tepesinin tasını attırırlar.Yaz kış cayır cayır yakan...Haziranda ayrılıkları bağrını dağlayan...Ayrılık Haziran'ı mevsiminde taa en içine buz tutturan.Bu gün aylardan Kasım sende kaldı bir yarım dedirten ve yağan karı seyrederken yarı buz içinde,içindeki alev kor halinde hiddetlenerek devam eder yanmaya...yakmaya.O ne yaman ne zamansızdır.Bir şehirler arası yolculukta mola yerinde (siz hayatınıza mola vermek isterken oysa...) herkes yemeğe gömülmüşken (saat 17:53) kahvaltısız geçen bütün günün akşamında da istemez bir lokma hayat kırıntısı canınız.Sonra yönünüzü çevirip mezarlığa bilmediğiniz insanlara karşı başlarsınız yazmaya.Sonunu kestiremediğiniz,başıysa zaten çoktaaaaan hatrınızdan çok uzaklara varmış.Nasıl,ne ara geldim ben bu hale der gibi.
  Denizde açılmak gibidir aşk.Arkana bakmadığın sürece kıyıdan ne kadar uzaklaştığının ,ayaklarının yerden kesildiği andan itibaren yere mesafenin ne kadar arttığını bilemezsin.Ancak bir ayrılık sabahı anlarsın bunu.Mezara karşı...Gerçekten o yok kısmını kabullendikten ve onun dahi gidebileceğini anladıktan sonra.Tüm bunları kabullendikten sonra anlarsın ki hayattan çok uzak ,yerden binlerce fit yüksekte,
ve kıyıya kaç milyar yıl uzaktasındır.Allah bilir...Kimi zaman eski yaşantına dönmen,yerini yurdunu,kıyını,köyünü bulman günler ,haftalar ,aylar hatta bazen yıllarını dahi hiç acımadan alır.Ve hatta henüz ömrüm koşullarında tanık olamadığım da olsa hayatanıza dahi mal olabilir bu dönüş yolu.Ve hatta belki de kıyıyı tekrar görmeden olur gidişiniz.Yerden milyon fit uzaklıktan düşerken hayatınızın kalanına,bir boşluk hissi eşliğinde;savrulur gidersiniz yıllar yılı.En azından çabadır ,uğraşdır.Varamasanda kıyıya aşk denizinin kıyısından kaçıştır.Bir duruştur hayata karşı.Varoluşunuz olur belki.Yeniden varoluşunuz.Oysa kıyıdan kıyıdan takip edip ayaklarını soksaydın sadece suya,vücudunu esirgeyerek!Elbet üşümende incinmende hastalanıp yataklara düşmende olmazdı,açılmasan denizlere...Yüzme bilmeden atlamasan balıklama aşka,gelmezdi bunların hiçbiri aşksız başa.
  Ama söyler misiniz koca bir okyanus masmavi dururken önünüzde siz sadece paçalarınızı mı sıvayacaksınız?Üstelik hava kavurucu yalnızlık sıcağında,ve tam aşk vakti...Güneş en tepede.Aşk susamışlığınla çırılçıplak atlarsın elbet aşka.Sonra kurtulabilene AŞK olsun.Kolaysa AŞK gelsin başınıza.....

Gökten 3 elma düşsün sonra.3ünüde siz yeyin ayva tadında ama AŞK'la...


KATRE

Durum Özeti . . .

Geçmişimin yaralarını atlattım zamanla biraz biraz
Sonra dedim böyle durup durmak olmaz 
Yine koyulmak gerek yola
Yükümü aldım sırtıma
Zorlanarak da olsa kalktım ayağa
Sonra birisi daha çıktı karşıma
Yol arkadaşlığına...
Güyaaaa.........
Ve yol arkadaşım oldu.
Yürüdükçe ,sırtımdaki yükümden birazını aldı kendi sırtına
Birazını birazını birazını daha derken kuş gibi hafifledim
Sonra pat diye 
En beklemediğim ve yüksüzlüğe alıştığım vakitte...  
Kendi yüküyle beraber tekrar attı sırtıma yükümü
Vefakar geçmişimi...
Ben hafifliğe alışmıştım oysa
Sonra tepe taklak oldum küt diye mislincesi sırtıma binen geçmişle
Artık yalnızca eski yüküm de yoktu...
Galiba şu anki durumumun özeti bu


Bir 2 olmaya alışmak zor.
Zorla alıştığınız yalnızlığınıza sırf çevirip...
Birde yeniden 1 olmaya...


KATRE

Mutluluk Tavana / Fukara Tesellisi

Herşey mükemmel 
Her geçen gün ,herşey bir önceki günü aratmayacak mükemmelikte
   Mutluluktan tavan yaptığımız gün de öleceğiz heralde :D
Herşey sana bağlı yani aslında eninde sonunda.
Sen nerde tavan yapmak istersen..........
Dibe vurmak melankoliden kendini kaybetmek mi istiyorsun ? Kuşkun olmasın ,bu en kolayı.
Bunu mutlaka başarırsın.Çünkü bunun için yapman gereken tek şey hiçbirşey yapmamaktır.Çünkü zaten şu dünyada herşey sana savaş açmıştır ve seni üzmek için akıl almaz bir uğraştadır.
Hiçbirşey yapmaktan vazgeçip savaşa girmeyi yeğlersen o zaman tavan mutluluktan olur :)) 


KATRE

Guduuuuuuu =)

   Gece 2 de yatıp sabah 9 da kalkmama yani ideal bir insanın ideal 7 saatlik uykusunu uyumama rağmen köye çıkınca sobayı yaktık ya,o odunların cızırtısında ne uyudum ama :)) Bir yandan da ağaçların arasından koşup gelip her bir yaprakla öpüştükten sonra yüzümü okşayan saçlarımı havalandıran rüzgar söyledi ya ninnimi.Daha ne isteyeyim ki.Annecim ben uyurken patatesleri kuzineye atmış sağolsun.Şimdi közlenmiş patateslerimi yiyeceğim,adını dahi bilmediğim bu dağlarda.

   Ey hayat nadirde olsa ne güzel şeysin sen öyle yaaa.Guduuuuu........



KATRE

Ceviz

Bu gün kuru ekmek yedim
İçinde de ceviz.
Lezizdi...
En son ne zaman kuru ekmek yediğimi düşündüm de
Bu ilkti galiba
Daha tadacağım ne de çok zevk varmış şu dünyada
Oysa ben,tam da herşeyi bitirip tükettiğimi sanırken...

KATRE

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Rahmetle Andığımız CAN'ın Hatırına,Gidenlerin Hatrına,Gelecek Olanların Hatrına,Geleceğin Hatrına.AFFET...


  Acının küslüğü olmazmış.Acıya ve acıyla küsülmezmiş...Anladım.Ciğerinin can paresi bile olsa ölen ayakta durulmak rolü biçermiş sana acımasız yönetmen.Bütün ayrılıkları ,kızgınlıkları,nefretleri ,küslükleri hiç olmamış kılan tek şeymiş "ÖLÜM".    Hiç ayrılmadık biz seninle Kara kedim.Değil bir sene bir gün bile...Niye böyle hissediyorum bilmiyorum.Sonuçta defalarca söyledin aşkını içimde ellerinle çığlık çığlığa boğarak öldürdün diye.Sonra cenazemi sokaklara attın ,kalbinin en ücra köşesinden çekip atarak.
   Niye bilmiyorum ama bana ihtiyacın olduğunu hissediyorum.Belki artık başka biriylesindir bile...Tabii ki acını paylaşmama engel değil bu.Ama şu an ayrılığımızdan bir önceki önce bol terli sonra da soğuk duşlu gündeyim...Hala üzerimde soğuk duş etkisi.Biliyorum,bunların ve aşk acımın sırası asla şu zaman değil.Bunu gerçekten biliyorum emin olabilirsin.
   Ama aslında yanılıyoruz.Tam da şu zaman.Çünkü biz bu güne kadar herşeyimizi kardeş payı etti isek acından kendime düşen payı almalıyım.Almalıyım ki yeniden kalkabilesin ayağa.                 
   Ama ölsem bile üzülecek olmaman kahrediyor beni.Ölmedim evet ama çok yaklaştım kıyısına,zor tutundum inan.Ölsem daha iyiydi dediğim geceler oldu.Kaç defa hastalandım.Acilde geceledim.Hep senin sıfatın yinelendi aklımın ücralarında,Sevgili... -Madem ben onun hayat kaynağıydım şimdi neden bana karşı bu denli bir fütursuzlukla gamsız?...Bunu öylece düşündüm durdum.Serum damlarımda yüreğinin denizini seyreder derinliğindeki bakışlarla.Öyle birşeydi ki bu,hiçbir yolu,hiçbir çıkarı dahası hiç bir cevabı yokkk.Terkedileli beri hala aynı sorudayım ben.Ama sen ... Sen öyle değilsin ki.Sen çok güçlü bir kedisin.Sen başı dik,omuzlarına dünyayı koysan gık demeden taşıyacak Karakedimsin.Sana hala ne de çok güveniyormuşum,bunu da Anladım...Oysa öylece cırcıpıl,öylece üryan bırakıp gittin beni.Tenimi de sökseydin keşke,dokularının çakıldığı yerlerinden kanırta kanırta........Hatalıydım evet,cezamı çekmek boynuma da borçtu,amenna.Ama cezam böyle zamansız,böyle densiz,böyle gereksiz,böyle mantık dışı bir ayrılık olmamalıydı.Ve ben seni hala affedebilirmişim.Bunu da Anladım.......Sende beni     AF FET

   Neden beni affetmelisin biliyor musun ?
 -Kardeşin öldüğünde gözyaşlarımın,gözlerimden dökülen acının ve birden bire gözlerime asılan kara bulutların  sebebini soranlara kardeşiM gitti...dediğim için
 -Senin canın sıkkın diye bir de içinin acımasına acıdığı için içim
 -Sana hiç yalan söylemediğim için
 -Seni hep zerre çıkar gözetmeden üzmemek için uğraştığım için
 Daha sebep mi bekliyorsun Kedi ?
 -O gün bu gündür Hayat Arkadaşımı benden aldığın için...Affetmelisin beni.
Çünkü hiç üzmek istemedim ben seni.



KATRE

10 Temmuz 2010 Cumartesi

...Ve Evlilik...

  Yahu söyler misiniz aşk olmadan evlenmenin neresindedir mantık.Aşık olmadığın biriyle evlenmek de hangi mantık ? Nasıl bir tezattır bu aklım almıyor inanın ki .İnsan aşık olduğu insanın bile bir çok huyunu zaman zaman çekemiyor,katlanamıyor, yeri geliyor gözüne batıyor herşeyi.Sonra ver elini kavgalar, sorunlar ,sıkıntılar...Katlanılacaklar hiç bitmiyor zaten de aşık olmadığın bi insana nasıl katlanabilirsin ki bir ömür.Herşeyi katlanılabilir kılan,bizi herşeye sonsuz bir güçle tahammül ettirebilen AŞK değil midir ? Aşk değilse nedir ya ? Evren ne üstüne kuruludur acaba...
  Birde herkesin diline pelesenk ettiği içine edilesi bir ifade vardır ki gerçekten tahammül sınırlarımı zorluyor.Evlenilecek kız/erkek ve eğlenilececek kız/erkek modelleri...Yahu insan birlikte eğlenemeyeceği biriyle neden evlenir ki ? Evlenmek şakaya gelmez tamam amenna itirazımız yoktur ona da bunca ciddiyet ve prosedür içinde boğulmak da neyin nesidir.
  Nasıldır evlenilecek kız profili : Eli iş gören ,sorumluluk sahibi ,gezmede tozmada gözü olmayan ,iyi yemek yapan ,temizlikten anlayan ,düzenli ,tertipli..........Eğer aradığınız buysa emin olun bir aşçı bir temizlikçi ve birde bakıcı bu işi çok daha profesyonelce yapacaklardır.
  Pekii ya evlenilecek erkek modeli ? Hemen onu da inceleyelim : Gece hayatı ,içkisi, kumarı olmayan,evine bakabilecek sorumlulukta ,yarın bir gün baba olabilecek olgunlukta..........Aslında görüyoruz ki kadınlar zaten sadece en olmazsa olmazları bekliyorlar erkeklerinden.
  Neyse sadede gelelim.Birde evlilik anlaşması vardır ki sevgili okurlarım sormayın gitsin.Allah aşkına hangi AŞKın üstüne anlaşma olur ?! Kalbin üstüne imza mı olurmuş ? Hangi senet size sevdiceğinizin gözlerinden daha samimi şeyler fısıldayabilir ki içinize ? Yahu madem anlaşmasız ,koşulsuz ,şartsız ,şahitsiz ,kefilsiz....... birlikte olamayacaksın herifle de ne diye evlenirsin oncağızcık güven beslemediğiniz biriyle.Yapmayın etmeyin, bu müesseseyi o kadarcıkda kirletmeyin.Sonra ne oluyor bu zamane ilişkilerine?Boşanmalar son 3 yılda yüzde bilmem kaç arttı?Aldatmayan eş oranı yüzde bilmem kaçlara düştü haberlerine aşina olmaya devam eder o güzel kulakçıklarımız.
  
   Yapmayın ,etmeyin ! O güzel günlere kastetmeyin . . . . . . . . 

  Allah aşkına söyler misiniz şu nadide manzaraya değişecek başka neyiniz var hayatta ?


KATRE

HİÇ

  Saat gece yarısını gösteriyor.Bloğumdaki ilk yazım olacak.Hayli heyecanlıyım.Umarım heyecanıma,emeğime değer ve sayfamı okuyanlar, anlayanlar, beğenenler, soluklanmaya gelenler olur.Zira hayatta bulunması en güç şey bizi gerçekten anlayan bir 'yürek'tir... 
  Artık lafı fazla uzatmayayım ve ilk yazımı paylaşayım.Aslında bazen hiçbirşeyin bi' orta yolu yoktur.Ya varızdır ya yokuz...........


                   HİÇ
Ya sevemedik seveni bizi sevdiğinde,
Ya da sevdiğimiz vefasız çıktı her seferinde.
Ya gün hiç doğmadı bize,
Ya da gün doğduğunda biz batmıştık çoktan.
Ya söyleyemedik bazı duyguları cesaretsizlikten,
Ya da dinleyecek adam yoktu.
Ya mutluyduk gelmedi kimse,
Ya da geldiğinde biz vurgunduk.
Ya sevilemedik biz hiç,
Ya da sevemedik biz hiçkimseyi.
Ya herkes haklıydı bencildik biz,
Ya da biz, hiç biz olamadık aslında.
Ya demeli sevdi Leyla gibi,
Ya da demeli aslında sevmeyi hiç bilmedi.

KATRE...