Parçalanmıştı boğazım çığlıklarımdan,
Duyuramadıklarımdan.
En susmalarımla anlatmak istedim herşeyi.
Herkesin duymak istedikleri farklıydı,
Ama söyleyebileceğim tek bir şey vardı.
Tutunamamış biriydim hiçbirşeye,
Hiçbiryerde yoktu yerim.
Neye uğraşmışsam,
Kurumuştu kökü elimde.
Ne sevmeyi becerebilmiştim,
Ne de sevilmeyi.
Ve hatta belkide yaşamayı bile.
Ölmeyecek kadar yaşıyordum işte artık,
Hıçkırıklara boğulurken.
Ve yalnızdım artık bu yolda,
Tutunamamışlıkla.
Ne vakit söylemek istesem bir kaç kelime,
Hıçkırıklarımı durdurup engel olamıyordum çığlıklarıma.
Kara bir ağaç yarmıştı içimi.
Beni aşıp büyümüştü karanlıklara.
Büyüdükçe o,
Onu büyüttükçe içimde,
Kararmıştım.
Zorla aldı beni karanlıklarına.
Mümkün değildi artık,
Diğerler gibi olmak.
Daha vurdum duymaz yaşamak.
Nerden baksan farkedilirdi artık,
İçe boğulmak.
Ne vakit karışsam kalabalıklara;
Yalnızlığımı farkediyorum.
Ve ne vakit üşüsem,
Aklıma geliyorsun.
Anlatamadım derdimi kimselere
Çünkü henüz bende anlayamamıştım ne olup bittiğini.
Neden diğerlerinden farklı düşünüp,
Yalnız kaldığımı.
Ne vakit yola çıksam;
Terkedilişler gelir aklıma.
Yol alamam,
Gidemem.
Öyle anlamaz bir dünya var ki etrafımda
Kendimi anlamaktan dahi aciz kaldım.
Ne kaldı çocukluklar ,
Ne kaldı masumluklar
Kalan hep en kara oyunlar.
Tuzaklar,
Taşlar,
Tüfekler...
Mecbur kaldık tüfek,taş,silah kullanmaya.
Ayakta kalabilmek,
Onlarla mücadele edebilmek için.
Oysa silahla ayakta kalmak;
Demek değilmiş yaşamak.
Bütün bunları fark ettiğimdeyse
Çoktan vurulmuştum.
Bir canım daha gitti,
İki hakkım kaldı sandım başta.
Oyundu bu ama;
Aştı hayal gerçeği
Aştı beni yaşamak
Aştı beni hayat
AStı beni ölüm(doğum)
KATRE
çok hoş bir yazı olmuş..yüreğinize sağlık :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim :))
YanıtlaSil